2 Nisan 2012 Pazartesi

Talut- Calut ve Hz. Davut

249 -Talut, ordu ile hareket edince dedi ki: "Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan içerse, benden değildir. Kim de onu tatmazsa, işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka (bu kadarına ruhsat vardır)." Derken içlerinden pek azı hariç, hepsi de varır varmaz ondan içtiler. Talut ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde. "Bizim bugün, Calut ile ordusuna karşı duracak gücümüz yok." dediler. Allah'a kavuşacaklarına inanıp, bilenler ise şu cevabı verdiler: "Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir."
 
250 -Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!" 

251 -Derken, Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve ona dilediği şeylerden de öğretti. Eğer Allah'ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir. (Elmalı Muhammed Hamdi Yazır)

Tefsir olaylarına girmek haddim değildir ama bu ayetler, içinde bulunduğum durumu  o kadar iyi açıklıyor ki. "Bir miktar o nehirden içebilirsiniz fakat doyasıya değil." Ne demek bu diye düşünüyorum. Nefis çukuru sanki bir bataklık gibi, elini versen kolunu alamıyorsun. Yani azıcık tv izleyim derken birden kendini kara kutuya hapsolmuş bulabilirsin daha kötüsü haram helal demeden izleyebilir ve bunu da normal görebilirisin, acıktım derken çatlayıncaya kadar yemek yiyip nefsine zulmedebilirsin, uykunun esiri olabilirsin... Yalan söylemek de böyledir, peygamberimiz (sav) sana birşey vereceğim diyerek çocuğunu yanına çağıran anneye: "ona bir hurma tanesi bile olsa birşey ver, eğer vermezsen sana yalan olarak yazılır" demiş ya, yalan her yerde yalan, çocuğa bile yalan söyleyemezsin, onun da bir hakkı var. Aslında ip üzerinde yürüyoruz da farkında değiliz. o kadar ince bir nokta ki; o nehirden su içen Talut'un adamları nasıl engel olabildiler yada kanasıya içenler de ne vardı ekstradan da onlar kendilerine hakim olamadılar. Maçın son dk sında eşitliği bozan gol hangi taraftan gelecek korkusuyla yaşamaktansa terazinin iyi tarafına küfelerle ağırlıklar koymak, baştan sağlama almak lazım ama nasıl, nasıl şu mendebur nefsin elinden zafer bayrağını almak lazım. Allah kimseyi göz açıp kapayıncaya kadar nefsiyle baş başa bırakmasın. Amin.

1 yorum: